Alerjik hastalıklar günümüzde oldukça sık görülmektedir. Ülkelerin sosyo ekonomik düzeyindeki gelişmişliklerine bağlı olarak bu oranlar değişmektedir. Çevresel faktörlerin değişmesi çok fazla kimyasala maruz kalmamız, vücudumuzu zorlayan viral enfeksiyonlar son zamanlarda özellikle çocuklar başta olmak üzere tüm toplumda giderek artış göstermektedir.
Vücudumuza giren alerjen olarak adlandırılan yabancı maddelere karşı verilen anormal yanıt sonucunda çeşitli bulgular ortaya çıkmaktadır. Bulgular çok hafif hafif düzeyde olabileceği gibi yaşamı tehdit edecek boyutlarda da olabilir.
Alerjik reaksiyonun geliştiği organlara bağlı olarak hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Solunum sisteminde alerjik reaksiyonlar burunda olursa alerjik rinit, akciğerlerde hava yollarında olursa astım ortaya çıkmaktadır.
Her iki organımız solunum sisteminin birer öğesi olduğu için her iki hastalığın sıklıkla birlikte görüldüğünü unutmamak gerekir. Tedavisinde de bu durum göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Aksi taktirde tedavi konusunda başarı sağlanmayabilir.
Alerjenler sadece solunum yolu ile alınmaz. Yiyecekler ile aldığımız besin proteinleri de alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Günümüzde besin alerjileri çocuklarda anafilaksinin en önemli nedenini oluştururken, ilaç allerjileri de erişkinlerde anafilaksinin en önemli nedenidir. Ancak besin alerjenleri anafilaksi dışında diğer hastalıklara da neden olabilir. Eozinofilik özafajit, proktokolit ya da atopik dermatit (egzema) gibi hastalıkların gelişiminde de rol oynayabilir.
Bu hastalıkların tanısı ve tedavisi diğerlerinden oldukça farklılık gösterir. Hem solunum allerjenlerine ve besin allerjen paneline bakılarak tedavi planlanması yapılması başarıyı çok artırmaktadir.